CİNSEL GELİŞİM

Cinsel kimlik, bireyin kendi biyolojik varlığını bir erkek veya kadın olarak fiziksel, psikolojik ve sosyal anlamda algılayışı, cinsiyetini kabul etmesi, bu şekilde hissetmesi, duygu ve davranışlarını buna uygun yöneltmesidir. Cinsel rol ise belirli bir kültürde öğrenilip kazanılan, erkeklikle ya da kadınlıkla ilgili olduğu düşünülen tüm davranışların, tutumların, hakların, ödevlerin ve zorunlulukların toplamıdır. Doğal olan, çocuğun cinsel kimliğinin, doğuştan yapısında var olan biyolojik donanımları doğrultusunda gelişmesidir. Biyolojik bir erkek kendini erkek olarak algılıyor, kabulleniyor, buna uygun davranış biçimleri sergiliyor ve kendisini buna uygun şekilde tanımlıyorsa ve biyolojik bir kadın kendini kadın olarak algılıyor, kabulleniyor, buna uygun davranış biçimleri sergiliyor ve kendisini buna uygun şekilde tanımlıyorsa cinsel kimliği sağlamdır. Birey kendi kültüründe biyolojik cinsiyeti için belirlenen duygu ve davranışları gerçekleştiriyorsa kendi cinsiyet rolüne uyduğu kabul edilir. Eğer kendi kültüründe biyolojik cinsiyeti için belirlenen duygu ve davranışları kendisine rahatsızlık veriyor ise cinsel rolüyle ilgili sıkıntısının var olduğu kabul edilir.

 

Bebekler doğal olarak genetik yapıları ve doğuştan taşıdıkları cinsel donanımları doğrultusunda gelişirler. Bir çocuğun cinsel kimliğin kazanılmasının ilk koşulu çocuğun genetik yapısına bağlı olarak kız veya erkek doğmasıdır. Fakat cinsel kimlik gelişimi için bir biyolojik cinsiyet yapısı ile doğma, yeterli ve tek koşul değildir. Cinsel kimlik, cinselliğin farklı boyutları olan biyolojik, fiziksel, psikolojik, zihinsel ve sosyal süreçlerin etkileşimi ile gelişir; oluşur ve olgunlaşır. Gelişim süresinde çocuğun cinsiyetine yönelik olarak çevrenin çocuğa karşı olan tutumlarının ve davranışlarının niteliği ve çocuğun kendi cinsine uygun davranışlarının ve tutumlarının aile ve toplum tarafından desteklenmesi, cinsel kimlik oluşumuna büyük katkı sağlamaktadır.

 

DEVAMI>>

 
Site içeriğinde bulunan yazı ve makaleler bilgi sağlamak içindir.
Hekim hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi, tanı ve teşhis koyması yerine geçmez